top of page

İnclenen Eser: Diktatörlükten Demokrasiye – Gene Sharp – Milena Kitap

 

Sharp, kitabına “yüzleşme” ilkesiyle başlıyor. Gerçekçi olunması, kiminle mücadeleye girişildiğinin iyi kavranması gerektiğini belirtiyor. Diktatör karşısında sistemsizce ilerleyen bir hareket başarı getirmez, aksine ardında daha çok acı ve yeni eylemler için umutsuzluk getirir. İnsanlar diktatör karşısında direnemeyecekleri hissine kapılıp kendilerine dışarıdan bir elin uzanmasını isteyecek kadar çaresiz kalabilir. Birinci bölümde en çok dikkatimi çeken nokta da tam da yazarın diktatörlüğe karşı yapılan dış müdahaleler hakkında söyledikleri oldu. Bir ABD’li siyaset bilimciden bunlar duymak oldukça şaşırtıcıydı: “Genellikle dışarıdan gelen bir kurtarıcı olmaz ve dışarıdan bir ülke müdahale etse bile muhtemelen bu ülkeye güvenmemek gerekir.”

 

İkinci bölümde gaddar bir diktatöre karşı ağır mücadeleye girişmenin akıllıca olmadığını ve diktatörlüğü kademeli olarak sonlandırmak için “müzakere” yolunun tercih edilebileceğine değinen Sharp, bu usulün diktatör karşısında pasifize olmak gibi bir riskinin de bulunduğu konusunda uyarıyor. Bana göre de diktatör karşısında müzakere seçeneği varsa reddedilmemelidir. Direnişin, mücadelenin öncesinde bu tür yolları denemiş ve tüketmiş olmak başlangıçta aynı fikirde olmayan başka insanları da direniş tarafında olmaya çekebilir. Sharp’ın net bir şekilde söylediği hiçbir müzakerenin mücadele kadar etkili olmayacağı tezi ise bu direnişe zeminin hazırlanması konusunda müzakerenin önemini göstermekte.

 

Bir yerde siyasi gücün varlığından söz edebilmek için gerekli kaynakların sıralandığı üçüncü bölümde ise, demokrasinin dayanaklarına da atıfta bulunulmuş. Diktatörlükle mücadele eden insanların demokrasi hakkında güçlü bir birikime sahip olması gerekir. Çünkü diktatörlük sonrasında yaşanacak süreç bizzat diktatörün kendisiyle çarpışmaktan daha çetrefilli geçecektir.

 

Dördüncü bölümde, kuvvet birimlerinin bir bölümünün diktatöre karşı harekete geçebileceği ve bürokrasiyi kilitleyici eylemlerle sistemin işlemesine engel olunabileceği gibi diktatörlüğün zaaflarından söz ediliyor. Bunları tespit etmek zor değil ancak zaafların üzerine nasıl gidileceğini doğru organize etmek oldukça zor. Zaten sistemli hareket etmek ufak bir hata yüzünden bir çuval inciri berbat etmemek için önemli.

 

Sonraki beş bölüm “sahip olunan gücün kullanımı” şeklinde içeriklendirilmiş. Gücün kullanımı, mücadele için stratejiye duyulan ihtiyaç, planlamanın nasıl yapılacağı ve diktatörlüğün yıkılması etraflıca aktarılmış. Kitabın son bölümü olan onuncu bölümde ise bütün bu anlatılanların amacı olan demokrasinin, topluma ve dolayısıyla devlete nasıl yerleşeceği, nasıl kalıcı hale getirileceği izah edilmiş.

 

Kitapta ek olarak sunulan “pasif eylem metotları” bölümü ise, konuşma, bildiri, slogan, karikatür ve semboller gibi şiddete dayanmayan protesto ve ikna yöntemlerinin; sportif faaliyetlerin ertelenmesi, öğrenci grevi, sosyal itaatsizlik gibi sivil direniş metotlarının; grev, kirayı bekletme, boykot edilen ürünleri tüketmeme, banka hesaplarındaki paraların çekilmesi gibi ekonomik direniş metotlarının; biat etmemek, seçimleri boykot etmek, kamu görevlilerini protesto etmek gibi politik direniş metotlarının ve açlık grevi, oturma eylemi, tesislerin aşırı doldurulması, çöplerin boşaltılması gibi şiddet içermeyen müdahale yöntemlerinin okunabileceği toplamda 198 maddelik içeriyle başlı başına bir kılavuz mahiyetinde.

 

Sonuç olarak Gene Sharp, büyük yankı uyandıran bu eserinde dünyanın hemen her yerinde muhalif seslere ilham oldu ve diktatöre karşı nasıl direnilmesi gerektiğini öğretti. Bunu yaparken de böyle bir strateji kitabına duyulan ihtiyacın altını şu sözlerle çizdi: “Sistematik olmayan demokrasi mücadeleleri ne yazık ki başarı değil, ‘acı’ getirmiştir.”

bottom of page